4 Mayıs 2016 Çarşamba

English Vinglish filminin yorumu...

           English Vinglish
            İngilizceyi konuşamaması ve anlayamaması nedeniyle kullandığı kelimelerin yanlış olması sonucunda etrafındaki insanlar tarafından özellikle eşi Şati ve kızı Sapna tarafından hakarete maaruz kalan Şaşi' nin hikayesidir.
Kızının her fırsatta, yetersiz ingilizcesini yüzüne vuran Şaşi, lokma yapıp satarak evine destek olmakta ve bu işten oldukça keyif almaktadır.
Eşi Şati ise daha çok işi odaklı yaşamaktadır. Ve kızı Sapna'nın veli toplantısına işlerinin yoğunluğu nedeniyle gidememektedir. Yerine eşi Şaşi'yi göndermiştir. Şaşi'nin hintçe konuşmasından utanan kızı Sapna, okulda annesini mümkün olduğunca konuşturmamıştır.
Şaşi, bir gün yeğeninin düğününe davet edilmiştir. Böylelikle Şaşi hayatında ilk defa uçakla New York'a gitmiştir.
Manhattan'da yeğeni Mia'yı beklerken, bir cafeye girip içecek bir şeyler almaya çalışırken ingilizcesinin zayıf olması nedeniyle kendini tam olarak ifade edememiş ve gerginleşmiştir. Ardından yeğeni Mia'nın gelmesiyle otobüsün üzerinde gördüğü 4 haftada ingilizce kursunun reklamını görüp kaydolur. Kursa aşırı düzenli gidip, ingilizcesini gelirtirir. böylelikle kursta bir idol haline gelmiştir.

50 kemancı filminin yorumu...

     50 kemancı

     Roberta Guasperi kocasının kendisini terk etmesi üzerine 2 çocuğuyla tek başına yasamak zorunda kalır. Çocuklarına çok iyi bakmak için elinden geleni yapar ve Harlemde bir okulda müzik öğretmeni arandığını duyar ve gider. Ancak deneyimi olmadığı için okul müdürü Roberta Guaspara’ yı işe almaz. Yılmayan Roberta ertesi gün çocuklarını müdürün yanına getirerek müdürün önünde onlara ders verip kendini gösterir. Müdür bunun üzerine işe alır Roberta’ yı. Okula Roberta’ nın gelmesiyle birçok öğrencinin hayatı değişir. Roberta için bir sorun vardı oda okulun müzik programı için yeterli bütçesi bulunmamasıydı.

Temple gradin filminin yorumu..

     Temple gradin

     Grandindin Boston’da doğdu ve  iki yaşındayken beyin hasarı yani otizm tanısı almış olması nedeniyle, iyi öğretmenleri olan bir anaokuluna yerleştirildi. Annesi Grandin ve kardeşine, sıra tabanlı oyun oynatabilen bir dadı kiraladı.4 yaşındayken konuşmaya ve yürümeye başladı. Okul günlerini  hayatının en kotu günleri olarak görüyordu çünkü herkes aptal gözüyle bakıyordu Grandin’e. Okuldan mezun olduktan sonra ustun yetenekli çocuklar için açılan yatılı okula kaydoldu. Psikoloji bölümünü kazanmak için Franklin Koleji’ne yazıldı. Arizona State Üniversitesi'nden hayvan bilimi alanında yüksek lisansını ve  hayvan bilimi alanında doktorasını university of Illinois at urbana champaign da yaptı.

İmparatorlar Kulübü filminin yorumu...

     İmparatorlar Kulübü
     William Hundert prensip sahibi bir öğretmendir. Öğrencilerine eğitim dışında karakterlerine de önem vermektedir. Bir gün sınıfına senatörün oğlu gelir, çok yaramaz fırlama aynı zamanda çok yakışıklıdır tüm öğrencileri kendine hayran bırakır. senatörün oğlu Bell öğretmen Hundert ile pek anlaşamaz ama öğretmeni Bell’in ilgisini çeker bir zaman sonra öğrencisinin tarih yarışmasını bile kazanacağını düşünür ve onu sınava sokar. Yarışmada kopya çektiğini görünce Bell’in birinci olmasını engeller. Yıllar sonra Sedgewik Bell aynı yarışmayı düzenler.


Karatahtanın ötesi (beyond the blackboard) filminin yorumu...

     Karatahtanın ötesi (beyond the blackboard)

     Stacy 24 yaşında öğretmen olan genç bir annedir. Fakat Stacy hayatı boyunca hep gelişmiş şehirlerde mesleğini icra etmiş ve olumsuzluklarla pekte karşılaşmamıştır. Bir gün eyaletin evsiz ya da öksüz çocuklarına eğitim veren virane bir okula atanmıştır. Okulda ders için kullanılabilecek birkaç materyal dışında hiçbir şey bulunmamaktadır. Fakat Stacy, eşinin de desteğiyle bu okulda uzun soluklu değişimlere neden olmuş ve hem çocuklar hem de aileleri için umut ışığı olmuştur. Eğitimde fırsat eşitliğini olabildiğince gerçekleştirmeye çalışmıştır. Hatta engelli olduğu için hayata küsen bir adamın resim yeteneğini fark edip, ona öğretmenlik yapmasını teklif ederek tekrar yaşama döndürmüştür. Hayatta çeşitli zorlukların olabileceğini ve bunların azimle olumluya dönüştürülebileceğini gösteren güzel bir filmdir.

Mucize işçi filminin yorumu...

     Mucize işçi

      Kahramanın doğum gününde başından geçen doğaüstü bir olay ya da aslında beyninde oluşan bir hastalık yüzünden gördüğü ışık hayatını birden değiştirmiştir. Onun okuduğu gördüğü her şeyi aklında tutmasını ve yorumlayıp her işi başarmasını sağlamıştır. Nitekim bu özelliği onu arkadaşlarından ayırmış ve sevdiği kadına yaklaştırmıştır. Okuduğu kitaplarla bilgiye olan açlığını karşılamaya çalışmış ve bu açlık okudukça daha da artmıştır. Bize öğrenmenin sınırı ve zamanı olmadığını göstermiştir. 

Tanrıyı oynayanlar filminin yorumu.....

      Tanrıyı oynayanlar

       Büyük Buhran döneminde cerrah A. Blalock ve kardiyolojiye meraklı ilk başlarda 3. Sınıf işçi olan V. Thomas’ın uzun süreli ortaklık dönemini anlatır. Municipal University of Omaha’da 3. Sınıf işçi iken Thomas için teorik bilgilerden çok uygulamaya ve deneye önem veren A. Blalock biçilmiş kaftandır. Ve bir gün Blalock, Thoması laboratuvarına yardımcı olarak alır ve böylelikle Thomas’ın kalbinde 4 tür hastalık bulunan küçük bir bebeğin hayatını kurtarmasına fırsat sağlayacaktır. Fakat en büyük sıkıntıları çok küçük damarlara zarar vermeden küçük kızı kurtarmaktır. Küçük kızın hastalığını köpekler üzerinde oluşturarak çeşitli deneyler yapmaya başlarlar ve sonucunda Thomas’ın hem teknik bilgisi ve kardiyoloji merakıyla solunum cihazı üretmesiyle bu süreç hız kazanır. Fakat Thomas zenci olması nedeniyle hiçbir zaman hakkettiği değeri Blalock kadar görememiştir. Oysa mavi bebekler in hayata dönüşlerinin en büyük etkeni Thamos’ın muhteşem becerisidir. Ve sonunda Jhonns Hopking Üniversitesi’ nden onur doktorası ödülüne layık görülmüştür.

"DİE WELLE " filminin yorumu....

                  Bir öğretmenin öğrenciler üzerinde istendiğinde nasıl bir etki bırakacağını ve işlerin nasıl istenmeyen boyutlara geleceğini gösteren bir filmdir. Aslında çoğu öğrencinin yalnızlığından kaynaklanan ve bir arada olduklarında neler başarabileceklerini fark etmeleriyle olayların büyümesi ve durdurulamaz bir hal alması, Nazi zamanı Almanya’ nın istendiğinde geri gelebileceğini kanıtlar niteliktedir.
                 Fakat  Wenger 'otokrasi' kelimesini öğretebilmek için öğrencilerine yol gösterirken, bir anda kendini bu kelimeyi benimseyip yaşarken bulmuştur. Oysa ki, Wenger var olan akımı tekrar canlandırmak için değil, öğrencilerine bir dönem Nazi Almanyası' nda uygulanan bu akımın olumlu ya da olumsuz yanlarını fark edip eleştirebilmeleri için yol gösterici olmalıydı. zaman zaman eşinin ve diğer öğrencilerin uyarılarına rağmen yine de kendini lider vasfına fazla kaptıran Wenger, "dalga" isimli bir akımı, otokratik sınıfında uygulamaya başlar. öğrencilerde bu akıma eşlik eder. Hatta bir öğrencisi üzerinde silah taşıyabilecek ve bir insanın kurallarına uymadığı için canını alabilecek kadar kendini kaptırdığını gözlemler. Olay  şu ki; ülkemizdeki "Kurtlar Vadisi" dizisini izleyenlere çok sık anımsatan bir filmdir. "Die Welle" filmi eğitim amaçlı çekilirken, "Kurtlar Vadisi" dizisinin övünç kaynağı olması çok şaşırtıcıdır.